Hipertansiyon tanısı yeni konan hastalarda ürik asit düzeyleriyle aortun elastik özellikleri arasındaki ilişki


Gökçek Ö., GÜR M., YILMAZ R., Hüzmeli İ., Demirbag R., hallaceli h., ...Daha Fazla

Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi, cilt.27, sa.3, ss.223-229, 2021 (ESCI) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 27 Sayı: 3
  • Basım Tarihi: 2021
  • Dergi Adı: Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: Emerging Sources Citation Index (ESCI), Scopus, Central & Eastern European Academic Source (CEEAS), EMBASE, MEDLINE, Directory of Open Access Journals, TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.223-229
  • Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç: Hipertansiyon tanısı yeni konan hastalarda aortun elastik özellikleriyle ürik asit düzeyleri arasındaki ilişki araştırıldı. Çalışma planı: Çalışmaya hipertansiyon tanısı yeni konan 109 hasta (68 kadın, 41 erkek; ort. yaş 51.6±6.9) alındı. Tüm olgularda ekokardiyografik inceleme yapıldı. M-mod ekokardiyografiyle aortun sistolik ve diyastolik çapları ölçüldü, aortun elastik özelliklerinden gerilimi ve esnekliği hesaplandı. Nabız basıncı sfigmomanometreyle ölçüldü. Alınan kan örneklerinde ürik asit düzeyi ve diğer biyokimyasal parametreler ölçüldü. Sonuçlar, yaş ve cinsiyeti hasta grubuyla eşleştirilmiş 21 sağlıklı gönüllüden oluşan kontrol grubuyla karşılaştırıldı. Bulgular: Kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, aort gerilimi ve esnekliği hipertansif hastalarda daha düşük (p<0.001), ürik asit düzeyi ise daha yüksek (p=0.044) bulundu. Çok değişkenli regresyon analizinde, aort gerilimi ve esnekliğinin ürik asit düzeyi (sırasıyla, p=0.010 ve p=0.009), yaş (p=0.001 ve p<0.001) ve sol ventrikül kütle indeksi (p=0.002 ve p<0.001) ile bağımsız ilişki gösterdiği görüldü. Cinsiyete göre çok değişkenli analizde, kadınlarda aort gerilimi ve esnekliği ürik asit düzeyi, yaş ve sol ventrikül kütle indeksi ile bağımsız ilişki gösterirken, erkeklerde bu ilişki gözlenmedi (p>0.05). Sonuç: Bu bulgular, ürik asidin, özellikle hipertansiyonlu kadın hastalarda aortun bozulan elastik özellikleriyle ilişkili patofizyolojide rol oynayabileceği görüşünü desteklemektedir.
Objectives: Respiratory problems increase the number of epileptic seizures in individuals with epileptic seizures. This study aimed to determine the relationship between the number of seizures, sleep quality, and respiratory problems by evaluating the changes in respiratory parameters of epileptic patients. Methods: Thirty individuals aged 18–40 years with generalized epilepsy were included in the study. Demographic data, number of seizures per week, pulse and blood pressure measurements, age of seizures, and body mass index were recorded. Dyspnea with mMRC; pulmonary function test; level of physical activity (PA) with International physical activity assessment survey (IPAQ); mouth pressure measuring device with respiratory muscle strength; and sleep quality with Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI) were evaluated. Results: Thirty patients with epileptic seizures (mean age: 26.56±6.64 years) were included in the study. The mean; % maximal inspiratory pressure (MIP) 67.44, %Maximal expiratory pressure (MEP) 35.14, MIP 70.47, and MEP 62.24 cmH2 O were found. The forced expiratory volumes/ forced vital capacity (FEV1 /FVC) (41.01%) and FEV1 (62.50%; 2.56 L) was found lower than the standards. The positive correlation between the MEP, MIP, FEV1 (L), and severe PA was found. FVC with sitting, FEV1 (L) with moderate PA, and FEV1 /FVC (%) with PSQI, sitting with educational status were positively correlated (p<0.05). There was a negative correlation between the %MIP and a systolic blood pressure; MIP, MEP (% and cmH2O) with diastolic blood pressure (p<0.05), and a positive correlation between the %MEP and SpO2 (p<0.05). Conclusion: As a result, respiratory function, PA, and the sleep quality of individuals with epilepsy were affected. Respiratory muscle training, PA programs, and behavioral changes should be added to the medical treatment programs of these individuals.