Surgical Approaches to Migraine


YILMAZ A.

Türk Nöroşirürji Dergsi, vol.29, no.2, pp.201-207, 2019 (Peer-Reviewed Journal) identifier

  • Publication Type: Article / Review
  • Volume: 29 Issue: 2
  • Publication Date: 2019
  • Journal Name: Türk Nöroşirürji Dergsi
  • Journal Indexes: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Page Numbers: pp.201-207
  • Hatay Mustafa Kemal University Affiliated: No

Abstract

Migraine is one of the top 10 causes of disability in the world and recurrent headaches are often accompanied by nausea, vomiting, photophobia, and phonophobia. The prevalence of migraine in the community is around 12%. Although its pathophysiology cannot be fully explained, it is reported that one third of the individuals with migraine disorders are resistant to medical treatment and 14% progress to chronic migraine disease. Despite the many medical treatment options currently developed, the lack of significant progress in the treatment of the disease has led to the development of various alternative invasive methods. The destructive invasive procedures formerly used such as neurolysis, neurectomy and posterior cervical rhizotomy, have been replaced by less destructive, recyclable and modulating interventions like Occipital Nerve Stimulation, Sphenopalatine Ganglion Stimulation and Supraorbital Nerve Stimulation because of the high risk and complications of the previous methods. Many of the clinical trials on the effectiveness of neuromodulation in chronic migraine treatment have small patient groups and short follow-up periods, and the results obtained in some studies are somewhat far from what was hoped for. However, even the slightest improvement can be quite satisfactory in patients who are not responding to medical treatment. Neuromodulation interventions also have advantages such as a test period, stimulation adjustment, and a minimal invasive and reversible application. These advantages shows that neuromodulation applications will have an important future in many disorders. Although the results of clinical trials on chronic migraine treatment are quite different from each other, the results of large series and multicenter clinical trials will shed light on the treatment of these disorders.
Özürlülüğün dünyadaki ilk 10 sebebi arasında sayılan ve tekrarlayan baş ağrılarına sıklıkla bulantı, kusma, fotofobi ve fonofobinin eşlik ettiği bir hastalık olan migren toplumdaki prevalansı %12 civarında olan bir hastalıktır. Patofizyolojisi tam olarak açıklanamasa da çeşitli teorilerin öne sürüldüğü bu hastalığa sahip bireylerin üçte birinin medikal tedaviye dirençli olduğu ve %14’ünün kronik migren (KM) hastalığına ilerlediği bildirilmektedir. Hali hazırda geliştirilen birçok medikal tedavi seçeneklerine rağmen hastalığın tedavisi konusunda anlamlı bir ilerleme elde edilememesi çeşitli alternatif invazif yöntemlerin geliştirilmesine sebep olmuştur. Bu invazif yöntemler arasında sayılabilecek nöroliz, nörektomi ve posterior servikal rizotomi gibi destrüktif invazif girişimler sahip oldukları yüksek riskler ve komplikasyonlar sebebiyle yerlerini gitgide daha az destrüktif, geri dönüştürülebilir ve modüle edilebilir olan Oksipital Sinir Stimülasyonu, Sfenopalatin Ganglion Stimülasyonu ve Supraorbital Sinir Stimülasyonu gibi nöromodülasyon işlemlerine ve bir plastik cerrah tarafından tesadüfen bulunan dekompresif cerrahi tedavi seçeneklerine bırakmaktadır. Nöromodülasyon uygulamalarının KM tedavisindeki etkinliği hakkında gerçekleştirilmiş klinik çalışmaların birçoğu henüz küçük hasta gruplarına ve kısa takip sürelerine sahip olup bazı çalışmalarda elde edilen sonuçlar umut edilenden bir miktar uzaktır, ancak tedaviye yanıtsız hastalarda elde edilebilecek en ufak bir iyileşmenin bile oldukça tatminkâr olabileceği de her zaman göz önünde tutulmalıdır. Bununla birlikte Nöromodülasyon girişimlerinin; test dönemi, verilecek stimülasyonların istenildiği zaman ayarlanabilmesi, uygulamanın minimal invazif ve reversibl olması gibi avantajlarının olmasının nöromodülasyon uygulamalarının birçok hastalıkta önemli bir geleceğe sahip olacağını göstermektedir. Her ne kadar KM tedavisi konusundaki klinik çalışmaların sonuçları birbirinden oldukça farklı olsa da devam eden geniş serili ve çok merkezli klinik çalışmaların sonuçları bu hastalıkların tedavisi konusunda bilim dünyasına ışık tutacaktır.