Sosyal Bilimlerde Seçme Konular 4, ÇİFTÇİ Hasan,ARSLAN Baran, Editör, İksad Publishing House, Ankara, ss.3-31, 2022
Tarihsel anlamda köklü ve güçlü bir geçmişe sahip olan İspanya, gerek kendi coğrafyasındaki hâkimiyetiyle gerekse deniz aşırı gerçekleştirdiği yayılma politikasıyla, sömürgesini ve bunun neticesinde kültürünü ve dilini dünyanın farklı bölgelerine taşımış olan önemli bir medeniyetin temsilcisidir. Benzer şekilde Orta Asya’da Oğuzlar, Avrupa’da Hunlar, Anadolu’da Selçuklular ve üç kıtada Osmanlılar adı ile binlerce yıldır var olan ve ismi değişse de cismi değişmeyen Türkler de, kadim bir millet olarak tarih sahnesinin her kesitinde var olmuştur. Bu iki güçlü toplum tarihsel süreçte çeşitli gerekçelerden ötürü tam anlamıyla bir etkileşim içerisine girememiştir. Coğrafi olarak birbirlerinden uzak bir biçimde varlıklarını sürdürmeleri dini ve kültürel anlamda farklı özellikler taşımaları ve özellikle 20. yüzyılın başlangıcı itibariyle kendi iç meseleleri ile ilgilenmekten dolayı dış dünyaya mutlak bir şekilde yönelememeleri gibi birtakım etmenler bu etkileşimin reel anlamda sağlanamamasına neden olmuştur. 1930’lu yıllarla birlikte mezkûr iki ülke arasında sıcak temaslar oluşmaya başlamış ve hem Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne katılım sürecinde İspanya’nın öncü bir rol üstlenmesi hem de İspanya’da meşru hükümet ile General Franco arasındaki siyasî çatışmalarda Türkiye’nin süreci yakından takip etmesi, ikili ilişkiler açısından yeni bir dönemi beraberinde getirmiştir. Ele aldığımız çalışma tam olarak bu dönemi irdelemeyi amaçlamakta ve bu doğrultuda 1935-1940 yılları arasında Türkiye ve İspanya’da yaşanan gelişmelerden yola çıkarak iki ülkenin ilişkilerini gözlemlemektedir. Bu itibarla, öncelikle ilgili yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşanan politik gelişmeler ele alınmış ve Atatürk liderliğindeki ülkenin iç ve dış siyasetteki prensipleri çerçevesinde karşılaştığı durumlar ve dönüt olarak göstermiş olduğu reaksiyonlar kronoloji disiplinine riayet edilerek incelenmiştir. Daha sonra çalışmanın merkezini teşkil eden beş yıllık süreçte, İspanya’da vuku bulan hadiseler genel tarama modeli yoluyla değerlendirilmiş ve özellikle ilgili süreçte gerçekleşmiş olan “İspanya İç Savaşı” üzerinde kapsamlı bir biçimde durulmuştur. Son olarak da iç savaş sebebiyle siyasî ve iktisadî bir buhran yaşayan İspanya’nın yaşadığı bu sancılı geçiş döneminin Türkiye’de siyasî anlamda nasıl bir yankı uyandırdığının yanıtı aranmıştır. Bu bağlamda, meşru hükümet olan Halk Cephesi ile dış güçlerin desteğini arkasına alan General Franco arasında siyasî ve kaotik hadiselere karşı Atatürk’ün mantalitesine ve vermiş olduğu reaksiyona dikkat çekilmiştir.
Spain, with its historically deep and strong heritage, stands as a representative of a significant civilization that has carried its colonial influence, culture, and language to different parts of the world through its dominance both in its geography and overseas expansion policies. Similarly, the Turks, who have existed for thousands of years under various names such as the Oghuz in Central Asia, the Huns in Europe, the Seljuks in Anatolia, and the Ottomans across three continents, have been a constant presence on the historical stage as an ancient nation. Despite these two powerful societies, they could not fully engage in a meaningful interaction in the historical process due to various reasons. Factors such as their geographically distant existence (Yüksel, 2021: 108), religious and cultural differences, and their preoccupation with domestic issues, especially at the beginning of the 20th century, prevented a real interaction from being established. In the 1930s, direct contacts began to form between these two countries, marking a new era in bilateral relations. Spain played a leading role during Turkey’s accession process to the League of Nations, and Turkey closely followed the political conflicts between the legitimate government and General Franco in Spain. This study aims to examine precisely this period and, in this context, observe the relations between Turkey and Spain by focusing on developments between 1935-1940. Accordingly, the study first addresses the political developments in the Republic of Turkey during these years, examining the situations encountered and the reactions given within the framework of Atatürk's principles in domestic and foreign policy, adhering to the discipline of chronology. Then, the events that took place in Spain during the five-year period, which constitutes the core of this study, were evaluated through a general survey model, with a comprehensive focus on the "Spanish Civil War" that occurred during this period. Finally, the study seeks to answer how this painful transitional period, in which Spain faced political and economic turmoil due to the civil war, resonated politically in Turkey. In this regard, attention is drawn to Atatürk’s mentality and the reactions he gave to the political and chaotic events between the legitimate government (the Popular Front) and General Franco, who had the support of external forces.