The Stele of Erzin


ENSERT H. K., GÖRMÜŞ A., KARA D.

Adalya, cilt.0, sa.11, ss.35-47, 2008 (Hakemli Dergi) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 0 Sayı: 11
  • Basım Tarihi: 2008
  • Dergi Adı: Adalya
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.35-47
  • Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Adresli: Hayır

Özet

Hatay Arkeoloji Müzesinde 17183 envanter numarası ile kayıtlı bulunan bazalt stel, Hatay İli'nin Erzin İlçesi'nin Yurtlak mevkiindeki tarlasını sürerken O. Günay tarafından iki parça halinde bulunmuş ve 1987 yılında satın alma yoluyla müzeye kazandırılmıştır.Kırılma ve zamanla oluşan tahribata rağmen stelin iki parçası birbiriyle uyumludur. Alt tarafında bir kaidedeki oyuğa geçmesi için bir çıkıntısı bulunmaktadır. Eserin çıkıntı ile birlikte yüksekliği 95.5 cm, gövde genişliği 46-38 cm arasında değişmekte ve eserin en kaim yeri 16 cm'dir. Kaide çıkıntısı 19 cm yüksekliğinde, 19-15 cm genişliğinde ve 13-10 cm kalmlığındadır. Tasvirsiz bombeli arka yüzünde tarlanın sürülmesi ile oluşmuş izlenimini veren derin çizikler bulunmaktadır.Eserin çerçeve içine alınmış ön yüzünde, yürüyen bir boğa üzerinde sol eliyle üçlü şimşek demetini tutarken aynı zamanda dev bir yılanın boğazını sıkan ve sağ eliyle çift başlı baltayı savuran bir erkek figürü yer almaktadır.Figürün kıyafeti, baltası, kılıcı ve üçlü yıldırım demeti Geç Hitit Dönemi'nin Fırtına Tanrılarına benzer fakat onlardan ayrılan yönü Arami tipi bir başlık takmasıdır. Bu tip başlık, ilk kez Sam'al kralı Kilamuwa'da (İ.Ö. 832-810) görüldüğünden ve ikonografik olarak figür Hitit, Asur ve Arami özellikleri taşıdığından, stel en erken İ.Ö. 9. yüzyılın ikinci yarısından İ.Ö. 8. yüzyılın sonuna tarihlenebilir. Hiçbir yerde tam bir benzeri olmayan saç biçimi ise Hititli ve Asurlu özellikler taşımaktadır. Figürün alnı önünde Fırtına Tanrısının sembolü olduğu düşünülen yarım oval şekilde hiyeroglifik bir işaret (Lar. 407) yer almaktadır.Figürün genel ikonografik özellikleri ve hiyeroglifik işaret (?) onun Fırtına Tanrısı olduğunu gösterir. Ancak figürü kanatlı bir güneş kursu taçlandırdığı için 'Fırtına Tanrısı' unvanlı bir kralı tasvir ediyor olmalıdır. Bilindiği gibi Yazılıkaya 34 numaralı kabartma 'dUTU.AN=Göğün Güneş Tanrısı' hiyeroglif yazıtını taşıdığı için bu figür gibi başları kanatlı güneş kursu ile taçlandırılmış benzer figürler de Güneş Tanrısı olarak tanımlanmışlardır. Oysa DUTUSl (= Güneşim), aynı zamanda Hitit krallarının unvanlarından biridir. Hitit kanatlı güneş kursu Hitit sfenksini, sfenks de yazılı belgelerin de işaret ettiği gibi Hitit kralını temsil etmelidir. Fırtına Tanrısının tüm ikonografik özelliklerine sahip olup başlarını kanatlı güneş kursunun taçlandırdığı Erzin stelindeki figür ve benzerlerinin hem Fırtına hem de Güneş Tanrısı olması mümkün değildir. Onlar DUTUSI veya Tarhunzas unvanlarını taşıyan krallar olmalıdır. Hitit yazılı belgeleri Güneş Tanrısı ile Labarna'nın ruhlarının ve kalplerinin bir olduğu gibi Fırtına Tanrısı ile kralın ruhlarının da bir olduğundan söz etmektedir. Tahta çıkış ritüelleri sırasında krallığın en büyük tanrısallıkları tarafından kariz-matik güçlerle donatılan krallar veya kraliçeler, kendi tasvirlerini gerçek tanrı ve tanrıçalarından ayırt etmek için kanatlı güneş kursu sembolünü kullanmış olmalıdır.Yılanın şekli canlı olduğunu ve figürün onunla mücadele ettiğini göstermektedir. Fırtına Tanrısı ile yılan arasındaki mücadeleler Hedammu ve İlluyanka Efsanelerinden bilinmektedir.Hurri kökenli olan Hedammu Efsanesi'nde, Hedammu isimli dev bir yılan okyanusta yaşamaktadır. İştar'm albenisiyle karaya çıkan Hedammu'yu Fırtına Tanrısı öldürür. Tasvirli sanat eserlerinde Hedammu'nun, genellikle sığır boynuzlu yılan, üç köpek veya kurt başlı yılan, başında sekiz yılan yükselen bir adam ve biri erkek biri kadın iki başlı yılan olarak tasvir edildiği düşünülmektedir. Malatya 'H' kabartması üzerindeki yılanın baş kısmı kırık olduğundan başı tam olarak bilinmese de öldürülüş şekli onun da Hedammu'lardan biri olabileceği fikrini vermektedir.Hatti kökenli İlluyanka Efsanesi'nin ise iki nüshası ele geçmiştir. İlk nüshasında Tanrıça İnara, Fırtına Tanrısına yardım etmek için yılanı ve ailesini ziyafete çağırır, yılan sarhoş olur ve İnara'nın daha önce anlaştığı ölümlü Hupasiya tarafından bağlanan yılanı Fırtına Tanrısı öldürür. İkinci nüshasında İlluyanka, Fırtına Tanrısını yenmekle kalmamış aynı zamanda gözlerini ve kalbini de almıştır. Fırtına Tanrısı gözleri ile kalbini geri almak için bir plan yapar ve yılanın kızı ile evlendirmek için bir oğlu olsun diye fakir bir adamın kızı ile evlenir. Oğlu yılanın kızıyla evlenince babasının gözlerini ve kalbini geri getirir. Eski gücüne kavuşan Fırtına Tanrısı hem yılanı hem de oğlunu öldürür.İlluyanka Efsanesi tipik bir yeni yıl destanı olup Hatti kökenli İlkbahar veya Bereket Bayramı olan purulli(ya) töreni süresince söylenmiş ve canlandırılmıştır. Purulli(ya) töreninin amacı dünyanın yenilenmesi ve buna bağlı olarak kralın karizmatik güçlerinin yenilenmesi, tekrar tahta çıkışı ya da konumunun tanrılar tarafından yeniden onaylanmasıdır. Muhtemelen bu stel, Geç Hitit Dönemi'nde de yılanın öldürülmesi ile, kralın gücünün yenilenmesini ve yetkesinin tanrılar tarafından onaylandığını tasvir etmektedir. Buradaki yılanı öldüren figürün Fırtına Tanrısı unvanlı bir kral olması, bu stelin üzerindeki sahnede Hedammu Efsanesi'nin değil İlluyanka Efsanesi'nin canlandırıldığını göstermelidir.İlluyanka Efsanesi'ne benzeyen daha geç bir gelenekteki Zeus ile Typhon arasındaki mücadelenin Hatay bölgesinde geçmesi, söz konusu mitin Hititlerden doğrudan Yunan Mitolojisi'ne geçtiğini belgelemektedir.