sempozyum, Gaziantep, Türkiye, 18 - 20 Nisan 2019, ss.1783-1798, (Tam Metin Bildiri)
İnsanlığın varoluşundan çürümesiyle birlikte varlıkları gösteren gelişmelerden bir parça güven ve güvenlik sorunudur. Bu düşüncenin varlığında ve devamında en önemli olguda bireyin sahip olduğuİnsanlığın varoluşundan çürümesiyle birlikte varlıkları gösteren gelişmelerden bir parça güven veĠnsanlığın varoluĢundan günümüze onunla birlikte varlık gösteren öğelerden bir tanesi güven ve güvenlik problemidir. Bu düĢüncenin varoluĢunda ve devam etmesindeki en önemli olgu da bireyin sahip olduğu ―ben‖ ve ―ötekiler‖ algısıdır. Bu algı veyahut düĢünce Ģekli bireyi sürekli olarak kendisine benzeyene ılımlı bir tavır, tutum edinmeye sevk ederken kendisine benzemeyen farklı olanı da dıĢlama, uzaklaĢtırma hatta yok etmeye yönlendirmektedir. Bu durumun bir neticesi olarak da insanlığın her karesinde birilerinin/bir Ģeylerin güvenliği için birilerinin/bir Ģeylerin güvensizliği meydana gelmektedir. Bu güven ve güvensizlik çıkmazı da insanlığı kanlı sahnelerle karĢı karĢıya getirmektedir. Bu durumun ortadan kaldırılabilmesi veya en aza indirilebilmesi için de ötekine atfedilen olumsuz değerin ya da olumsuz ötekileĢtirmeye sebep olan anlayıĢ ve yaklaĢımların yeniden gözden geçirilip, değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu çalıĢmanın ele alınmasındaki temel amaç da bunu göstermektir. Yani ortaya çıkan güven ve güvensizlik girdabına sebep olan Ģeyin sadece salt insan fıtratından ya da doğal bir süreçten ileri gelmediğini, bunların ortaya çıkıp devam ettirilmesinde etkili olanın edinilen felsefi yaklaĢım ve anlayıĢların olduğunu göstermektir. Bu amaç çerçevesinde ele alınan konu, güvensizliğe neden olan ya da onun bir sonucu olarak kabul edilebilecek olan ötekileĢtirme kavramı üzerinden toplumsal alanda güven veya güvenlik kavramının nasıl Ģekillendirildiğidir. Bu bağlamdan hareketle de ilk olarak felsefenin oluĢumunda rol oynadığı kadar siyasi, sosyal ve iktisadi alanı etkileyen ve güven ile güvensizliğin belirlenmesinde de etkili olan aĢkıncı anlayıĢ ile içkinci anlayıĢın ne olduğuna yer verilmiĢtir. Bu anlamda da aĢkıncı anlayıĢ ile felsefesini oluĢturan Hegel ile içkinci anlayıĢ ile felsefesini oluĢturan Spinoza‘nın düĢüncelerine yer verilmiĢtir. Takibinde bu iki anlayıĢtan hareket ederek de ötekileĢtirmenin neden olduğu güvensizliğin somut bir ifadesi olabilecek olan ve günümüzde de fazlasıyla yıkıcı etki doğuran yükselen aĢırı sağın ve onun bu yükseliĢte ortaya çıkardığı ve kullandığı yabancı düĢmanlığına bu eksende yer verilmiĢtir. Son olarak da bu iki olgunun hem aĢkıncı anlayıĢ ile hem de içkinci anlayıĢ ile değerlendirilmesi yapılmıĢtır. Böylece güven kavramının görünen yönünden ziyade onun oluĢmasının temelinde yatan psikolojik, kültürel, ekonomik, sosyolojik ve siyasal etkenlerle birlikte edinilen felsefi bakıĢ açısınında güven kavramının oluĢmasında etkili olduğu vurgulanmaktadır. INSECURITY CAUSED BY THE NOTION OF OTHERING: EVALUATION OF THE RISE OF EXTREME RIGHT AND XENOPHOBIA IN HEGEL AND SPINOZA AXIS Abstract Anahtar Kelimeler: Güvensizlik, Güven, Hegel, Spinoza. One of the elements that have existed with it from the existence of humanity to the present is the problem of trust and security. The most important factor in the existence and continuation of this thought is the perception of ―me‖ and ―others‖possessed by the individual. This perception or thought constantly directs the individual to adopt a moderate attitude that is similar to him or her, and to exclude or even eliminate the different ones that are not similar to him or her. As a result of this situation, in every frame of humanity, there is the insecurity of someone/something for the safety of someone/something. This dilemma of trust and distrust also brings humanity to the face of bloody scenes. In order to eliminate or minimize this situation, it is necessary to review and evaluate the negative value attributed to the other and the perceptions and approaches that lead to negative alienation. The main purpose of this study is to show this. That is, it is to show that what causes the resultant influx of trust and insecurity is not only the human nature or the natural process, but also the philosophical approaches and understandings that are effective in the formation and continuation of these phenomena. The subject covered in this framework is how the concept of trust or security is shaped in the social sphere over the otherization concept that causes insecurity or that can be considered as a result of it. In this context, the first of all, the role in the 288 formation of philosophy as well as the political, social and economic domain that affects confidence and insecurity in determining what is effective transcendence understanding and immanence understanding are included. In this sense, the ideas of Hegel, which forms his philosophy with his transcendence understanding, and Spinoza, which forms his philosophy with his immanence understanding, are included. In this follow-up to these two approaches, the xenophobia of the rising extreme right, which could be a concrete expression of insecurity caused by otherization, and which gave birth to a devastating effect today, was revealed on this axis. Finally, both these two cases were evaluated with transcendence and immanence understanding. Thus, it is emphasized that the concept of trust is effective in the formation of the concept of trust from the philosophical point of view acquired with the psychological, cultural, economic, sociological and political factors underlying the concept of trust. Key Words: Insecurity, Trust, Hegel, Spinoza. güvenlik sorunudur. Bu düşüncenin varlığında ve devamında en önemli olguda bireyin sahip olduğu olduğu “ben” ve “ötekiler” algısıdır. Bu algı veyahut düşünce biçimini sürekli olarak kendisine benziyore görünüşü bir tavır, tavır edinmeye sevk ederken kendisine benzemeyen farklı birini da dışlama, uzaklaştırma hatta yok etmeye yönlendiriyor. Bu durumun bir neticesi olarak da insanlığın her karesinde birilerinin/bir Malzemelerin güvenliği için birilerinin/birbirlerinin güvensizliği ortaya çıkar. Bu güven ve güvensizlik çıkmazı da insanlığı kanlı sahnelerle karşı karşıya getiriyor. Bu durumun ortadan kaldırılabilmesi veya En aza indirilebilmesi için de ötekine atfedilen olumsuz değerin ya da olumsuz ötekileştirmeye sebep olan anlayışların ve yaklaşımların yeniden gözden geçirilip değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunu yaptığın ele hazırlanmasındaki temel amaç da bunu göstermektir. Yani ortaya çıkan güven ve güvensizlik girdabına sebep olan konunun sadece tuz insanın fıtratından ya da doğal bir süreçten ileri gelmediğini, bunların ortaya çıkıp devam ettiğini Edinilmesinde etkili olanın edinilen felsefî yaklaşım ve anlayışların olduğunu ortaya koymaktır. Bu amaç çerçevenin ele alınan konusu, güvensizliğe neden olan ya da onun bir sonucu olarak kabul edilebilir olan Ötekileştirmenin toplumsal alanda güvenlik veya güvenlik varlığının nasıl şekillendirildiğidir. Bu yapısal hareketle ilk olarak felsefenin oluşumunda rol oynadığı kadar politik, sosyal ve ekonomik alan aralarında ve güven ile güvensizliğin belirlenmesinde de etkili olan aşkıncı anlayışlar ile toplantının anlayışın ne burada yer verilmiştir. Bu anlamda da aşkıncı anlayışlar ile formülüni oluşturan Hegel ile toplumsal anlayışlar ile düzeninin adı Spinoza'nın dağıldığına yer verilmiştir. Takibinde bu iki anlayıştan hareket ederek de Ötekileştirmenin neden olduğu güvensizliğin somut bir göstergesi olabilecek ve günümüzde de destek yıkıcı etki doğuran yükselen aşırı sağın ve onun bu yükselişte ortaya çıktığını ve kullandığı yabancı düşmanlığına bu eksende yer verilmiştir. Son olarak da bu iki olgunun hem aşkıncı anlayışlar ile hem de içkici anlayışlarla değerlendirilmesi yapılmıştır. Böylece güvenin görünüşünün görünen yönünden doğal olarak onun Büyümenin temelinde yatan psikolojik, kültürel, ekonomik, işlemsel ve siyasal faktörlerle birlikte edinilen Çevreye bakış açısınında sosyal oluşumun gelişiminde etkili olduğu vurgulanmaktadır. Anahtar Kelimeler:Güvensizlik, Güven, Ötekileştirme, Yabancı Düşmanlığı, Hegel, Spinoza olduğu “ben” ve “ötekiler” algısıdır. Bu algı veyahut düşünce biçimini sürekli olarak kendisine benziyore görünüşü bir tavır, tavır edinmeye sevk ederken kendisine benzemeyen farklı birini da dışlama, uzaklaştırma hatta yok etmeye yönlendiriyor. Bu durumun bir neticesi olarak da insanlığın her karesinde birilerinin/bir Malzemelerin güvenliği için birilerinin/birbirlerinin güvensizliği ortaya çıkar. Bu güven ve güvensizlik çıkmazı da insanlığı kanlı sahnelerle karşı karşıya getiriyor. Bu durumun ortadan kaldırılabilmesi veya En aza indirilebilmesi için de ötekine atfedilen olumsuz değerin ya da olumsuz ötekileştirmeye sebep olan anlayışların ve yaklaşımların yeniden gözden geçirilip değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunu yaptığın ele hazırlanmasındaki temel amaç da bunu göstermektir. Yani ortaya çıkan güven ve güvensizlik girdabına sebep olan konunun sadece tuz insanın fıtratından ya da doğal bir süreçten ileri gelmediğini, bunların ortaya çıkıp devam ettiğini Edinilmesinde etkili olanın edinilen felsefî yaklaşım ve anlayışların olduğunu ortaya koymaktır. Bu amaç çerçevenin ele alınan konusu, güvensizliğe neden olan ya da onun bir sonucu olarak kabul edilebilir olan Ötekileştirmenin toplumsal alanda güvenlik veya güvenlik varlığının nasıl şekillendirildiğidir. Bu yapısal hareketle ilk olarak felsefenin oluşumunda rol oynadığı kadar politik, sosyal ve ekonomik alan aralarında ve güven ile güvensizliğin belirlenmesinde de etkili olan aşkıncı anlayışlar ile toplantının anlayışın ne burada yer verilmiştir. Bu anlamda da aşkıncı anlayışlar ile formülüni oluşturan Hegel ile toplumsal anlayışlar ile düzeninin adı Spinoza'nın dağıldığına yer verilmiştir. Takibinde bu iki anlayıştan hareket ederek de Ötekileştirmenin neden olduğu güvensizliğin somut bir göstergesi olabilecek ve günümüzde de destek yıkıcı etki doğuran yükselen aşırı sağın ve onun bu yükselişte ortaya çıktığını ve kullandığı yabancı düşmanlığına bu eksende yer verilmiştir. Son olarak da bu iki olgunun hem aşkıncı anlayışlar ile hem de içkici anlayışlarla değerlendirilmesi yapılmıştır. Böylece güvenin görünüşünün görünen yönünden doğal olarak onun Büyümenin temelinde yatan psikolojik, kültürel, ekonomik, işlemsel ve siyasal faktörlerle birlikte edinilen Çevreye bakış açısınında sosyal oluşumun gelişiminde etkili olduğu vurgulanmaktadır. Anahtar Kelimeler:Güvensizlik, Güven, Ötekileştirme, Yabancı Düşmanlığı, Hegel, Spinoza