6 ve 20 ŞUBAT 2023 DEPREMLERİNİN TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNE ETKİLERİ (HATAY ÖRNEĞİ)


Creative Commons License

Eraslan A.

ASEAD 13. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER SEMPOZYUMU, Bern, İsviçre, 25 - 27 Mayıs 2024, ss.142-143

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Bern
  • Basıldığı Ülke: İsviçre
  • Sayfa Sayıları: ss.142-143
  • Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

2023 yılında art arda yaşanan deprem silsilesi Türkiye’nin on bir ilinde çok sayıda can ve mal kaybına neden olmuştur. Depremden etkilenen Hatay’dan çok sayıda kişi, Türkiye’nin dört bir yanına göç etmiştir. Bu çalışma deprem sonrasında Eskişehir’e göç etmiş Hataylı görüşmecilerle 2-25 Mart 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Alan araştırmasından elde edilen verilere göre depremin, toplumsal cinsiyet rolleri üzerinde belirgin bir etki yarattığı anlaşılmıştır. Kadın görüşmecilerin birçoğunun karşılaştıkları ekonomik güçlükler nedeniyle çalışma hayatına başladığı, eşinin çalışmak amacıyla Hatay’a ya da yurt dışına dönmek durumunda kalması nedeniyle sosyoekonomik vb. tüm alanlarda belirgin bir karar alma mekanizmasının merkezinde yer aldığı görülmüştür. Özellikle bazı orta yaş ve üzeri erkeklerin işlerini kaybetmeleri nedeniyle göç ettikleri şehirlerde iş bulama konusunda güçlük çektikleri, vasıfsız iş kategorisinde bulabildikleri işlerde ise düşük ücretle çalıştırılmaları ya da yaptıkları işten memnun olmamaları nedeniyle çalışma hayatına mesafeli durma ya da emekli olma eğiliminde oldukları anlaşılmıştır. Bazılarının ise daha önce çalıştıkları işlerden görece daha düşük statüdeki işlere yanaşmadıkları ve bu nedenle çalışma kararı almada isteksiz oldukları görülmüştür. Deprem erkeklerde gelir, statü kaybına neden olurken, kadınlarda ise durum tersine dönmüştür. Hanede oluşan iş kaybı nedeniyle oluşan gelir yetersizliği kadınların iş hayatına başlamasına ve bu nedenle toplumsal rollerinde değişim olduğu görülmüştür. Deprem öncesinde iş deneyimi olmayan birçok kadın, gerek ev bütçesine katkı sunmak gerekse aileyi geçindirmek amacıyla çalışma hayatına başladıkları görülmüştür. Diğer bir tespit ise deprem sonrasında gerçekleşen göçün, bazı kadınlar için ataerkil toplumsal yapının dışına çıkmaya aracılık etmiş olmasıdır. Bir görüşmecinin ‘deprem kimilerinin felaketi kimi kişilerin ise kurtuluşu oldu’ ifadesi, ataerkil sistem içerisinde kendisine tanımlanmış roller doğrultusunda sıkışıp kalmış kadınların, farklı şehirlere göç ederek sürekli denetlenen sistemin dışına çıkmasının kişide oluşturduğu ‘özgürlükle’ ilişkili duyguları anlatmaktadır. Anlatılara genel olarak bakıldığında deprem sonrası gelişen zorunlu göçün toplumsal cinsiyet rollerinde özellikle de kadının konumunda belirgin bir değişime neden olduğu söylenebilir.