The International Congress of Academic and Scientific Studies and Research (Uluslararası Akademik ve Bilimsel Çalışmalar ve Araştırmalar Kongresi—UTYAB), 1 - 02 Eylül 2022, ss.16-17, (Özet Bildiri)
Osmanlı İmparatorluğu’nda koruyucu sağlık kurumlarının gelişimi, salgın hastalıkları önlemek amacıyla 19. yüzyılda başlamıştır. 1836’da ilk karantina yönetmeliği ile gemilerin salgınların kıtalararası rotası üzerindeki Türk Boğazlarında kurulacak karantina istasyonlarında (tahaffuzhaneler) denetlenmesine karar verilmiş, 1839’da karantina işlerini yönetecek merci ve aynı zamanda İmparatorluk’un ilk formel halk sağlığı kurumu olarak Meclis-i Sıhhiye ihdas edilmiştir. Sonrasında İstanbul kıyılarında birçok karantina istasyonu hizmete girmiş, hatta sistem taşradaki limanları ve kara trafiğini de kapsayacak biçimde genişlemiştir. 1870’lerde artan çiçek vakalarına nazaran ithal çiçek aşılarının dağıtımını iyileştirmek için bir aşı enspektörlüğü (1872), 1892’de ise yerli aşı üretimini kurumsallaştırmak üzere Telkihhane-i Şahane kurulmuştur. 1887’de Pasteur’ün Fransa’daki başarılarını takiben kuduz aşısı üretmek üzere Dersaadet Dâülkelp ve Bakteriyoloji Ameliyathanesi faaliyete geçmiş ve Orta Doğu’nun ilk kuduz enstitüsü olmuştur. Benzer biçimde Koch’un bakteriyolojik keşiflerinin ardından, beşinci kolera pandemisi sırasında 1893’te, şehir sularının ve biyolojik numunelerin tetkiki amacıyla Bakteriyolojihane-i Şahane kurulmuştur. Sonrasında burada kolera ve diğer bulaşıcı hastalıklara karşı aşı ve serum üretimi de gerçekleştirilmiştir. Kolera salgınlarının bir diğer olumlu sonucu ise İstanbul’un bazı semtlerinde dezenfeksiyon istasyonlarının (tebhirhaneler) açılışı olmuştur. Bu birimler sayesinde koleradan vebaya kadar birçok hastalıkta hastaların evleri ve eşyaları, yanı sıra kamusal alanlar ve ulaşım araçları buhar ve kimyasal maddeler kullanılarak dezenfekte edilmiştir. Telkihhane, Bakteriyolojihane ve Dâülkelp Ameliyathanesi Cumhuriyet’in ilanından hemen önce (1922) İstanbul Hıfzıssıhha Müessesesi olarak birleştirilirken, karantina ve dezenfeksiyon istasyonları yerini Cumhuriyet Dönemi’nde tedricen yeni yöntem ve birimlere bırakmıştır.
The development of preventive health institutions in the Ottoman Empire began with the goal of preventing epidemic diseases in the 19th century. With the first quarantine regulation in 1836, it was decided that ships be inspected at quarantine stations to be established in the Turkish Straits on the intercontinental route of epidemics and, in 1839, the Council of Health to administer the quarantine affairs was created as the first formal public health institution of the Empire. Afterward, many quarantine stations were opened along the Istanbul coasts and even provincial ports and land transportation were included in the system. In the 1870s, increases in smallpox cases led to the establishment of a vaccination inspectorate (1872) to improve the distribution of imported smallpox vaccines; and in 1892, the Imperial Vaccination Center was established to institutionalize the domestic vaccine production. Following Pasteur’s achievements in France, the Istanbul Rabies and Bacteriology Laboratory was founded in 1887 to produce rabies vaccines and became the first anti-rabies institute in the Middle East. Similarly, following Koch’s bacteriological discoveries, the Imperial Institute of Bacteriology was founded in 1893 during the fifth cholera pandemic for the analysis of city water and biological samples. This center later produced serums and vaccines against cholera and other infectious diseases. Another positive outcome of cholera epidemics was the opening of disinfection stations in several districts of Istanbul. Through these units, transport vehicles and public spaces as well as the belongings and houses of patients were fumigated using steam and chemicals in many diseases from cholera to plague. While the Vaccination Center, the Institute of Bacteriology, and the Rabies Laboratory were merged into the Istanbul Institute of Hygiene immediately before the proclamation of the Republic (1922), quarantine and disinfection stations were gradually replaced by new methods and agencies during the Republican Period.